Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği’nde Muhabbet Cemi yürütüldü. Ceme Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanları Zakir Süleyman Demir ve Gülçin Akça, Kızıldeli Sultan Ocağı evlatlarından Yol yürütücüsü Mustafa Sazcı ve Zakir Kader Bahadır katıldı.
“ALEVİLERİ ASİMİLE EDEMEDİLER ŞİALAŞTIRMAK İSTİYORLAR”
Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı, yol yürütücüsü Zakir Süleyman Demir cemde yaptığı konuşmada, “Alevilik, şeriat mahkemesine bugüne kadar gitmeyen, hep kendi içerisinde mahkemesini kurmuş, yıllık sorgusunu görgüsünü yapmış, bir düşkünlüğü var ise toplumdan uzaklaştırmış, jandarması olmayan, polisi olmayan, hâkimi, savcısı olmayan, kendi öz kültürü ve inancıyla yaşam biçimini sürdürmüş ve bu güne kadar gelmiş olan bir yol” dedi.
AKP’nin Aleviliği, Turizm ve Kültür Bakanlığı’na bağlayarak Cemevi Başkanlığı kurmasına ve cemevlerine memurlar göndermesine tepki gösteren Demir, “Dedelere, zakirlere maaş bağlamak, cemevlerinin elektrik su paraları ve giderlerini karşılamak için çalışmalar yürütülüyor. Alevileri Sünnileştiremedikleri için biraz daha Şialaştırmak Şia kültürüne biraz daha uyarlamak için çabaları, çalışmaları var”şeklinde konuştu.
“KENDİ DERGÂHIMIZDA KENDİ NEFESLERİMİZİ SÖYLEYEMEDİK”
Demir ayrıca, 7 Ağustos tarihinde Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda 3 tane nefes söyleyecektik bize engel oldular, nefesi söyletmediler. Orada cami var, camide namaz kılınıyor. Biz kendi dergâhımızda saz çalıp nefesimizi söyleyemedik” diye hatırlattı.
“ALEVİ TOPLUMUNUN SİNİR UÇLARI İLE OYNUYORLAR”
Abdal Musa Kültür ve Tanıtma Derneği Eşit Başkanı Gülçin Akça ise, AKP’nin Hacı Bektaş Veli portresinde aslan ile ceylanı kaldırmasını eleştirerek, şunları kaydetti:
“Bizim bu gördüğümüz resimlerde Ali aslında gerçek Ali değil, Hünkârın posterindeki ceylan ile aslanlı resim gerçek Hünkâr değil. 1950’li yıllarda kişilerin çizmiş olduğu resimler. Onlar yayılarak bir şekilde Alevi toplumu içerisinde yer edinmiş, yer bulmuş semboller. Oradaki aslan bir güç bir kuvvet, diğer taraftaki ceylan ise bir mazlum. İkisini de bir arada tutarak mazlumu koruyan bir fikir. Hacı Bektaş Veli’nin resmindeki aslanı ve ceylanı posterden alarak bir şekilde Alevi toplumunun sinir uçlarına dokunmaya çalışıyorlar.”
“MEHMET TURAN DEDE DERGAHTA NEFESİ SÖYLEDİ, MÜDAHALE EDEMEDİLER”
Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na gelmeden önce Fikret Otyam’ın mezarı başında anma yaptıklarını sonrasında ise dergâha geçtiklerini ifade eden Akça, dergahta muhabbet etmelerine izin verilmemesine karşı kararlı duruş sergilediklerini belirterek şöyle devam etti:
“Mehmet Turan dede ile birlikteydik. Dergâhın bahçesindeki kalabalığın da bizi desteklemesi, bizden bir beklenti içerisinde olmaları üzerine orada toplandık. Mehmet Turan dede ile beraber dergâhın içerisinde bir nefes dahi söyleyemedik. Oradaki görevli üzerimize yürüdü ve burayı terk edin dedi ve çok ağır bir dil kullanarak oradan bizi çıkardılar. Mehmet Turan dedenin orada güzel bir tavrı oldu. ‘Ben çıkmıyorum, ben bir Alevi dedesiyim. Ben burada bir nefes söyleyeceğim, gücün yetiyorsa sen beni tutukla’ dedi. Bence Alevi dik duruşu bu olmalı. Orada nefesini söyledi, hiçbir şekilde müdahale edemediler. Çevremizde İlçe Emniyet Müdürü görevli polislere, oradaki güvenlik korumalarına rağmen Mehmet Turan dede müthiş bir duruşla orada o nefesi söyledi.”
“SİVİL İTAATSSİZLİK EYLEMLERİ GELİŞTİRMELİYİZ”
Yapılması gerekenin sivil itaatsizlik olması gerektiğine vurgu yapan Akça, “Basın açıklamalarının, yürüyüşlerin getirisinin olduğuna inanmıyorum. Bu toplum eğer bir şekilde direniş gösterecekse eğer ancak sivil itaatsizlik yöntemleriyle geliştirmesi gerekiyor. Bu tartışılır. Ne yapabiliriz ne yöntemler çıkartabiliriz ama basın açıklamaları bu işi bir şekilde savuşturuyor, bunun ötesine gitmiyor, hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Alevi toplumunun dergâhlarına yönelik müthiş bir işgal var müthiş bir asimilasyon var. Buna karşı farklı yöntemler geliştirilmek zorunda” dedi.
“DERGAHLARIMIZDA HÜZMET YÜRÜTMEK İÇİN ONLARDAN İZİN BEKLEMİYORUZ”
Kızılderili Ocağı yol hizmetkârlarından Mustafa Sazcı da “Biz Hacıbektaş’ta Hünkârın dergâhına vardığımızda bizi Ana bacı çevirdi ve dedi ki uzun süredir cem görmedik, bize saz çalın, nefes söyleyin, biz de semah dönelim. İçinden geleni söyledi. Daha sonra Mehmet Turan dede ile birlikte topluca dergâhın avlusuna girdik. Orada tam nefese başlayacağız, etrafımızda kültür bakanlığının atadığı güvenlik görevlisi ‘hey hey burada böyle şeyler olmaz’ deyip girdi. Hiçbir şekilde edebe erkâna sığmayacak, o dergâhın maneviyatına sığmayacak bir hal ve hareketle ‘burada böyle şeylere izin yok’ dedi. Sanki Alevi Bektaşiler kendi dergâhlarında hizmet yürütebilmek için onlardan izin bekliyormuş, bekliyormuşuz edasıyla bunu yaptılar” dedi.
“BU DERGÂHLAR BİZİM; NE KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN NE DEVLETİN”
Mehmet Turan ‘dedenin burası bizim! Bizim çöplüğümüzde siz ötemezsiniz, bu dergâh Alevilerin, bu dergâh hiçbir zaman Kültür Bakanlığı’nın ve devletin olmadı’ şeklinde tepki gösterdiğini ifade eden Sazcı, “Burası Abdalların, Türkmen Kızılbaşların, Kürt Kızılbaşların dergâhı. Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın girişinde yazıyor. Bu kapı âşıkların kapısı, eksik gelen tamam olur. Orası âşıkların, dervişlerin, sadıkların, topyekûn Alevi Bektaşilerin dergâhı. Bunun adını koymak gerekiyor” dedi.
“BİZE YAPILAN SALDIRIYA KARŞI SADECE PSAKD, PİR HABER AJANSI, CAN TV VE WELG MEDYA SAHİP ÇIKTI”
“Buralarda devlet zaten bizim varlığımıza karşı varlıklarını güçlendiriyorlar” diyen Sazcı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dergahta yapılan müdahaleye, bu yaşanan duruma, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi dışında hiçbir Alevi Bektaşi kurumu tepki göstermedi, hiçbir Alevi Bektaşi kurumu bu olayın üzerine gitmedi. Aleviler kendi dergâhlarından kovuldu, hiçbir Alevi kurumunun gündemine dahi girmedi. Ancak Pir Haber ajansı, Can TV, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi ve Avrupa’da yayın yapan Welg Medya olayın duyulması için çaba harcadı.
“ALEVİ İNANCINA ABDALLAR GİBİ BAĞLI OLMAK LAZIM”
Bu böyle gidecek. Bugün biz engellendik, yarın bir başkası engellenecek! Açık söyleyeyim o Abdalların gösterdiği itikadı, dergâha olan bağlılıkları, o direnci gösterdiğimiz sürece başarılı olabileceğimize inanıyorum. Abdalları sivil polisler, güvenlik görevlileri kovmaya çalışıyorlar, o nefes bitinceye kadar oradan çıkmadılar. Burada bizim asıl ihtiyacımız olan dergâhlarımıza samimi bir şekilde gönülden bağlı olmak.”
Muhabbet Ceminde gülbenglerin okunmasın ardından Türkçe ve Kürtçe deyiş ve nefeslerle semahlar dönüldü. Çerağların sırlanması ile lokmalar pay edildi.
Cebrail ARSLAN/ANTALYA