Kızıldeli Sultan Ocağı Yol Yürütücüsü Mustafa Sazcı, Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’nın Alevi dedelere maaşa bağlama girişimi, rızalık sisteminin ortadan kaldırarak makbul ve makul bir Alevilik yaratmak olacağına işaret ederek, Alevi kurumlarının bu tür politikaları boşa çıkarmak adına köy köy dolaşması gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de Alevi inancının hala devlet tarafından tanınmadığı bir süreç yaşanıyor. Alevi toplumunun, zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevine ibadethane statüsü verilmesi, eşit yurttaşlığı içeren yeni bir anayasanın yapılması, Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve nefret suçlarının önüne geçilmesi için hukuki tedbirlerin alınması, Alevilere karşı yapılmış kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzletilmesi, gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması gibi temel talepleri var. Ancak bu talepler hükümet tarafından yerine getirilmiyor, mahkeme kararları tanınmıyor.
Neredeyse tüm Alevi örgütleri, “Alevi Diyaneti” olarak adlandırılan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na büyük tepki gösteriyor.
İki yıldır yüzlerce cemevini dolaşarak liste tutan, Aleviliği bir inanç olarak görmeyen ve kültürel bir ögeye indirgeyen AKP hükümeti, şimdi ise bir ekip oluşturup Alevi köylerini, cemevlerini ve dernekleri dolaşarak maaşlı dedeler, elemanlar arıyor.
Kızıldeli Sultan Ocağı Yol Yürütücüsü Mustafa Sazcı, hükümetin Alevilere yönelik faaliyetlerini PİRHA’ya değerlendirdi.
Alevi Bektaşi Kültür Cemevi Başkanlığının hedefi Alevi Bektaşi inancını yaşatmak, aslına uygun bir şekilde varlığını devam ettirmek için değil, Alevi kurumları etrafında toparlanmış olan Alevi toplumunun birliğini ve beraberliğini bozmak amacıyla kurulduğunu belirten Sazcı, “Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Dergâhını ziyaretinden bugüne yaklaşık 1-1,5 yıl geçti. Ancak bu 1,5 yıl içerisinde bu kadar hızlı ve bu kadar örgütlü bir çalışmaya başlamış olmaları bu durumun aslında öncesinde planlanmış bir çalışma olduğunu görüyoruz. Köylerden başlayan köylerle birlikte federasyona bağlı cemevleri, çeşitli köy dernekleriyle dede ve zakirlerle ilişkilenmeleri aslında inancımızın sac ayağını oluşturan zakir, dede ve kurumları kendi tarafına çekebilmek, toplumsal muhalefeti en büyük, en direngen parçası olan Alevi Bektaşi toplumunu da kendi düzen siyasetinin içerisinde eritebileceğinin en büyük göstergesidir” dedi.
“RIZALIK SİSTEMİNİ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORLAR”
Alevi Bektaşi geleneği içerisinde dernek dedeliği, dernek babalığı, dernek zakirliği gibi bir kavram söz konusu olmadığını belirten Sazcı, “Ocakların babaları, dedeleri, zakirler vardır. Ocakların dedeleri babaları zakireleri bugüne kadar yapmış olduğu hizmetleri geleneksel anlamda Hakkullah dediğimiz taliplerin vermiş olduğu gönül lokması dediğimiz Hakkullah karşılardı. Ancak mevcut durumda tüm dedeler, analar, babalar, zakirler çalışabilecek durumdalar” şeklinde ifade etti.
Gerçek manada ocak hizmetini yürüten dede sayısının oldukça azınlıkta olduğunu, kurumların bu durumun farkına varması gerektiğini ifade eden Sazcı, “Dedelerin yapmış olduğu dedelik, babalık, zakirlik hizmeti aslında bir mesleki alan değil bir inançsal duruştur. Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığının Alevi dedelere maaşa bağlaması talebi rızalık sisteminin ortadan kaldırabilmek için şu an bir sistem oturtuluyor” dedi.
“ASİMİLASYONUN ASIL ÖNCÜLÜĞÜNÜ, DÜŞKÜN ALEVİ DEDELERİ YAPIYOR”
Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığının yanında yer alan Alevi dedelerinin de bu işin asıl yürütücüsü olduklarının altını çizen Sazcı,” Tire Ali Baba Dergahı’nda şu an var olan Ali Baba Ocağı evladı Tahir Aslantaş, Mehmet Özgür Ersanlar, Hüseyin Dedekargınoğlu, Dursun Gümüşoğlu ve Ali Yaman da dâhil olmak üzere Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığının kaynak kişileri. Bunların çoğunluğu Alevi Bektaşilerin birlikte yaşadığı köyleri mahalleleri oldukça derinlemesine bilen, aynı zamanda cemevleriyle, dergâhlarla, ocaklarla da iktisatlı olan kişiler” diye belirtti.
“MAKBÜL VE MAKUL ALEVİLİK YARATILMAK İSTENİYOR”
“Kendi eksikliklerimizi görerek bunun üzerinde bir özeleştiri mekanizmasını devreye sokarak eksikliklerimizi tamamlayarak iktidara karşı son süreçte ciddi bir mücadeleye girmek zorundayız” diyen Kızıldeli Sultan Ocağı Yol yürütücüsü Sazcı, “Alevi Bektaşiliği dizayn eden, iktidarın kendi makbul ve makul Alevli yaratabileceğini söyleme teşebbüsünde dahi bulunduğunu ve bu alanda kendilerini yetkin hissettiklerinin açık bir göstergesi. Maalesef mevcut durumda Alevi Bektaşi kurumları buna karşı durabilecek bir nitelikte değil” şeklinde ifade etti.
Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığının yürüttüğü çalışmalara karşı Alevi Bektaşi Federasyonun yapması gerekenlerin ne olması gerektiği noktasında ise Sazcı, “Alevi Bektaş Federasyonu’na bağlı tüm cemevleri tüm kurumlar bulundukları yerellerde Alevi Bektaşilerin yaşadığı köyler, mahalleler, yerel derneklerde dâhil olmak üzere karış karış gezmeli, bu konuda toplumu devletin bu politikasına karşı ortak tutuma çağırmalı” önerisinde bulundu.
Basın alanının da etkin bir şekilde kullanılarak mevcut politikanın Alevi Bektaşilere duyurulması gerektiğini ifade eden Sazcı, “Alevilere yönelik yürütülen asimilasyon politikalarına karşı gerekli bilgilerin aktarılabileceği anlatılabileceği bülten tarzında kitapçıklarla Alevi Bektaşi köylerine, mahallelerine ziyarette bulunulmalı, taleplerimizin ne olduğunu bugün iktidarın bize ne sunduğu neyi vaat ettiğinin anlatıldığı çalışmalar yapılmalı” diye ifade etti.
“ALEVİ KURUMLARI KENDİ ŞUBELERİNE GÜVENMİYOR, KENDİ ŞUBELERİYLE ORTAKLAŞMIYOR”
Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’nın yaptığı ziyaretlere tepkinin yetersiz olduğunu vurgulayan Sazcı, konuşmasını şu cümlelerle noktaladı:
“Alevi Bektaşi kurumları kendi şubelerine güvenmiyor, şubeleriyle ortaklaşamıyor. Alevi Bektaşi asimilasyonuna karşı dur diyecek bir örgütlüğümüz varsa en kısa sürede federasyon düzeyinde bir açıklama yapılmalı, buna karşı tepkiyi ortaya koymalı. Bu tepkiyi ortaya koymayan, devletin yapmak istediği politikaya elverişli ortamlar elverişli zeminler hazırlayan şubeleri ihraç etmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Cebrail ARSLAN/ANTALYA