PİRHA-AKP’li yetkililerin, Alevi köylerini dolaşarak dedeleri maaşa bağlama çabasına bir tepki de Seyit Garip Musa Ocağı mensubu, eğitimci Mehmet Elibol’dan geldi. Devletten maaş alan dedeleri işaret eden Elibol, “Manasını yitirmiş topluluklar, maalesef toplumu zehirleme noktasına gelmiştir” diye konuştu. Elibol, taliplerin lokmalarından oluşan ‘hakkullah’ı hatırlatarak, maaşa tepki gösterdi. 

Cumhuriyet tarihiyle birlikte Alevi toplumuna yönelik yürütülen inkar politikaları, şüphesiz ki AKP döneminde etkisini daha da arttırdı. Alevilerin yaşam alanlarına doğrudan müdahale eden siyasal iktidar, Sünni inancı dayatarak Aleviliği özünden uzaklaştırmanın gayretine girdi.

Alevi inancını resmiyette tanımayan AKP hükümeti, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adı altında kimi dayatmalarını sürdürüyor. Cemevi Başkanlığı çalışanlarıyla birlikte birçok ilin vali ve kaymakamları, köy köy gezerek dedeleri devlet himayesine almaya çabalıyor.

Tarih boyunca maddiyat temelinde hizmet yürütmeyen dedeler, şimdi AKP’nin “Sizi maaşa bağlayalım” ısrarına maruz kalıyor. Toplumun ileri gelenleri ise Aleviliğin, devlet kurumları ile ilişkilenemeyeceğini vurguluyor.

“BASKILARA KARŞI OCAK SİSTEMİNE DÖNÜLMELİ”

Seyit Garip Musa Ocağı mensubu Mehmet Elibol, hükümetin, Alevi inancına dönük politikalarını eleştiren isimlerden birisi oldu. Aynı zamanda eğitimci olan Elibol, AKP’nin her alanda Alevi toplumuna baskı uyguladığını belirterek, ocak sistemine geri dönülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Elibol, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ocaklar aslında bu toplumun genetik şifrelerini oluşturmuş çok önemli kurumlardı. Ocaklar, bin yıldır dede, talip topluluklarını bozulmadan, dağılmadan bir arada tutmuş, Anadolu’nun hangi coğrafyasında hangi ocağa mensup biri varsa bunları birbirleriyle tanışır, görüşür hale getirmiş bir kurumdur. Şimdi ise Alevi kurumlarında geleneksel değerler bir yana bırakılarak kentleşme sonucu toplumda ‘şehre uyalım’ algısı oluştu. Halbuki yerel olmadan evrensel olunmaz. Bugün yerel olmadan evrensel olduğunu iddia eden bir yapı var. Onun için öncelikle bu toplumun genetik kodlarına dönmesi gerekiyor. Bu da nedir? Ocak sistemi… Öncelikle bu derneklerin, vakıfların ocakların tekrar yeşermesi, genişlemesi üzerinden yoğunlaşması gerekirken, dernekçiliğin daha ağır bastığını görüyoruz. Bu da Yol’un genetik kodlarını bozuyor. Bir ocak mensubu, atasından, dedesinden hangi ocaktan olduğunu duyuyor ve dünyanın hangi ucunda olursa olsun o ocak ile bir aidiyet duygusu oluşuyor. Bu durumda yaşayan bir canlıyı geçmişi ile bağlayabiliyorsun. Bu çok önemli bir unsurdur ama biz bunu bir tarafa atıyor, gelenekte olmayan uygulamalara yöneliyoruz. Bu aynı zamanda bir takım kurum ve kuruluşların, dede olmadığı halde dedelik yapan, başka türlü yapılardan gelip sızmaları önlemek için de dede-talip topluluklarını öncelikle ocak çalışmalarının yapılması çok önemli. Toplum, bütün engellemelere rağmen bir küme halinde demokratik, laik, sosyal hukuk devletini, cumhuriyetin değerlerine bağlı topluluk olarak duruyor. ‘Bunu nasıl parçalarız, kendi içinde dönüştürürüz?’ yönünde çalışmalar da var.”

“MADDİ UNSUR MANAYI ZEDELER, DEĞERLERİ KİRLETİR”

Mehmet Elibol, dedelerin maaşa bağlanması durumunda “Alevilik kirlenir” diyerek tepkisini de dile getirdi. Elibol, Alevi inancında “Hakkullah” geleneğinin olduğunu belirterek cümlelerini şöyle sürdürdü:

“Alevilik, toplumda en küçük bir pürüz dahi bırakmayan inanç sistemidir. Biz insanları cemalinden tanırız. Bu manasını yitirmiş topluluklar, maalesef toplumu zehirlemeye, zarar verme noktasına gelmiştir. Şuna her zaman inanırım; bu inanç sistemi dünyadaki 6 milyar insanın hedeflediği, yaşamak istediği bir inanç sistemidir.

Asimilasyon türü şeyler küçükten küçüğe başlıyor. Örneğin cemevlerinde benzer birçok örnek de var. Mesela cemevlerinde kürsü olmaz. Bir post vardır bir de ocak vardır ama ne oldu? Oralarda da kürsüler yaratıldı. Bunlar kademe kademe yapılmakta. Biz de ‘hakkullah’ diye bir sistem var. Bu işleyiş batıda da mevcut. Örneğin insanlar maaşlarından kiliseye bağışta bulunuyor. Bizdeki hakkullah ise gönlünden ne koparsa dedenin talipleri tarafından verilir. Bu Yol’a para pul girmez. İnancın değerlerini; yani manayı zedeleyecek, maddi unsuru koyduğunuz zaman mananın önüne geçilmiş olur. Böyle olunca da değerler tabii ki kirleniyor.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Kaynak

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top